Kayıt Ol
Şifremi Unuttum
2025…
2025 yılında ilişkiler hızla değişiyor, iletişim şekillerimiz dönüşüyor. Ancak bu dönüşümün belki de en yorucu yönlerinden biri, insanların birbirini etiketlemeye ne kadar kolay başvurur hâle gelmesi. Artık bir davranış, bir söz, bir sessizlik bile yeterli oluyor; karşınızdaki sizi hemen bir kelimeye sıkıştırıyor. “Sen kibirlisin.” “Sen toksiksin.” “Sen kıskançsın.”
Oysa unutulan çok önemli bir şey var: başkasının sizi nasıl gördüğü, sizin kim olduğunuzu belirlemez.
Karşınızdaki kişi sizi anlamaya çalışmak yerine, kendi algısına göre bir tanım getirir. Kendi değerlerine, kendi geçmişine, kendi duyarlılıklarına göre sizi etiketler. Ama bu, o bakış açısının doğruluğunu garanti etmez. Siz bir an sessiz kaldığınızda, biri bunu uzak durmak olarak yorumlayabilir. Halbuki siz belki sadece düşünüyorsunuzdur. Biri sizin sınır koymanızı bencillik olarak görebilir. Oysa siz ilk kez kendinize değer veriyorsunuzdur. Sizi öfkenizle tanımlayan biri, o öfkenin ardındaki yıllarca bastırılmış duyguları fark etmez bile.
Bu yüzden başkasının tanımıyla kendinizi tanımlamak, ruhunuza büyük bir haksızlık olur. Başkalarının sizi nasıl gördüğünü kontrol edemezsiniz, ama bu görüşün sizin üzerinizde ne kadar etkili olacağını seçebilirsiniz. Her yargıyı üzerinize almaya başladığınızda, bir süre sonra kendi özünüzü duyamaz hale gelirsiniz.
Etiketlemek, çoğu zaman bir savunma mekanizmasıdır. İnsanlar karmaşık olanı basitleştirmek ister. Anlamadıklarını tanımlayarak kontrol altında tutmaya çalışırlar. Ama her etiket, bir hikâyenin üzerini örtme şeklidir aslında. Bir insanı tanımlamak, onu anlamaktan çok daha kolaydır. Ve bu kolaycılık, gerçek iletişimin önündeki en büyük engellerden biridir.
Bugün belki de en çok ihtiyacımız olan şey, bu yargılardan kendimizi korumayı öğrenmek. Biri sizi bir kelimeyle tanımladığında, o kelimenin üzerinize yapışmasına izin vermemek. Kendi sesinizi duymaya devam etmek. Çünkü gerçek kimlik, dışarıdan gelen tanımlarla değil, içeriden yükselen farkındalıkla şekillenir.
İnsanları anlamaya çalışmak çaba gerektirir. Ve siz de, sadece anlaşılmayı değil, anlaşılmayı hak eden biri olduğunuzu hatırlamalısınız. Herkes sizi doğru anlayamayabilir. Bu, sizin değil, onların sınırlı bakış açısının sonucudur.
Bu yıl kendinize şu cümleyi sık sık hatırlatın: "Başkasının beni görme biçimi, benim kim olduğumun tanımı değildir." Bu farkındalıkla hareket ettiğinizde, hem başkalarının yargılarından daha az etkilenirsiniz, hem de başkalarını etiketlemeden bakmayı öğrenirsiniz. Çünkü gerçek iletişim, tanımlardan değil, anlayıştan doğar.
Ve belki de en değerli ilişkiler hızlı yargılarla değil, yavaşça anlaşılanlarla kurulacak.
2025 Bitmeden Bir Davet
Belki bu yılın sonuna yaklaşırken kendimize küçük bir davet çıkarabiliriz:
İnsanları etiketlemeden dinlemek.
Yargılamadan bakmak.
Tahammülü bir yük değil, bir denge biçimi olarak görmek.
Çünkü ilişkilerdeki asıl güç, karşıdakini hemen tanımlamakta değil; onun değişebilir, dönüşebilir, öğrenebilir hâline alan açmakta gizli.
Ve belki de 2025’in en büyük lüksü, hızlı yargılarla değil, yavaş anlayışlarla ilişkiler kurabilmek olacak.